|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Enes
|
Hadis
|
|
Resulullah
(sav), (ölen) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı:
"Allah'tan kork ve sabret" buyurdu. Kadın (izdırabından
kendisine hitab edenin kim olduğuna bile bakmadan):
"Benim başıma gelenden sana ne?" dedi. Resulullah
(sav) uzaklaşınca,kadına: "Bu Resulullah
idi!" dendi. Bunun üzerine, kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği
sözden dolayı (utanıp) üzüldü. (Özür dilemek için) doğru Aleyhissalatu
vesselamın kapısına koştu. Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi, doğrudan
huzuruna çıktı ve: "Ey Allah'ın Resulü, (o yakışıksız sözü) sizi
tanımadan sarfettim (bağışlayın)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Makbul sabır, musibetle
karşılaştığın ilk andakidir" buyurdu.
|
Kaynak
|
|
Buhari, Cengiz 43, 7, 32, Ahkam 11; Müslim, Cengiz
14, (626); Ebu Davud, Cenaiz 27, (3124); Tirmizi, Cengiz 13, (987); Nesai, Cenaiz 22, (4, 22)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Ümmü
Seleme
|
Hadis
|
|
Resullah
(sav)'ı şunları söylerken işittim: "Kendisine bir musibet gelen müslüman Allah'ın emrettiği: "İnnalillahi
ve inna ileyhi raci'un, allahümme ecirni fi musibeti vahluf li hayran minha: "Biz
Allah'ınız ve ancak O'na döneceğiz. Bana bu musibetim için ücret ver. Ve bana
bunun arkasından daha hayırlısını ver" derse Allah o musibeti alır ve
mutlaka daha hayırlısını verir." Ümmü Seleme
der ki: "Ebu Seleme (ra)
vefat ettiği zaman ben: "Ebu Seleme'den daha hayırlı olan hangi müslümar
var? Resulullah (sav)'la ilk hicret eden hane, onun
hanesiydi" dedim. Ben bunu söyledikten sonra Allah, onun yerine bana Resullah (sav)'ı verdi. Şöyle ki: Resulullah
(sav), bana Hatib İbnu Ebi Belte'a'yı göndererek
kendisi için beni istetti. Ben: "Benim (küçük) bir kız çocuğum var,
ayrıca ben kıskanç bir kadınım. (Resulullah'ın ise
birçok hanımı var, imtizacsızlıktan korkarım)"
diye cevap verdim. Resullah (sav): "Kız
çocuğuna gelince, Allah'a dua ederiz, onu kendisinden müstağni kılar,
kıskançlığı için de Allah'a gidermesini dua ederim" buyurdular.
|
Kaynak
|
|
Müslim, Cenaiz
3, (918); Muvatta, Cenaiz
42, (1, 236); Ebu Davud, Cenaiz 22, (3119); Tirmizi, Da'avat 88, (3506)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Ebu
Sinan
|
Hadis
|
|
Oğlum Sinan'ı defnettiğimde
kabrin kenarında Ebu Talha
el-Havlani oturuyordu. Defin işinden çıkınca bana:
"Sana müjde vermeyeyim mi?" dedi. Ben: "Tabii, söyle!"
dedim. "Ebu Musa el-Eş'ari
(ra) bana anlattı" diye söze başlayıp Resulullah'ın şu sözlerini nakletti: "Bir kulun
çocuğu ölürse, Allah meleklere şöyle söyler: "Kulumun çocuğunu kabzettiniz mi?" "Evet" derler. "Yani
kalbinin meyvesini elinden mi aldınız?" Melekler yine: "Evet"
derler. Allah tekrar sorar: "Kulum (bu esnada) ne dedi?" "Sana
hamdetti ve istircada
bulundu" derler. Bunun üzerine Allah Teala
hazretleri şöyle emreder: "Öyleyse, kulum için cennette bir köşk inşa
edin ve bunu Beytu'l-Hamd
(hamd evi) diye isimlendirin."
|
Kaynak
|
|
Tirmizi, Cenaiz, 36, (1021)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Ebu Hüreyre
|
Hadis
|
|
Resulullah
(sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri
şöyle demiştir: "Ben kimin iki sevdiğini almışsam ve o da sevabını
umarak sabretmişse, ona cennet dışında bir mükafaat
vermeye razı olmam." [Buhari'deki ibare şöyle:
"Hz. Enes (ra)
anlatıyor: "Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işittim: "Allah Teala hazretleri buyurdu ki: "Ben kulumu iki
sevdiğiyle imtihan edersem o da sabır gösterir (ve sevap umarsa) onlara bedel
cenneti veririm." (Buradaki "iki sevdiği" ile gözlerini
kastediyor. Doğruyu Allah bilir.")]
|
Kaynak
|
|
Tirmizi, Zühd 58, (2403); Buhari, Marza 7
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Abdullah İbnu Amr İbnu'l-As
|
Hadis
|
|
Resulullah
(sav) buyurdular ki: "Mü'min kul, arz ahalisi
içindeki has sevdiği (evladı) dinden alındığı zaman sabreder ve mükafaat umarsa Allah o kulu için cennetten aşağı bir mükafaata razı olmaz."
|
Kaynak
|
|
Nesai, Cenaiz 23, (4, 23)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Ata İbnu
Ebi Rabah
|
Hadis
|
|
İbnu Abbas (ra) bana: "Sana
cennet ehlinden bir kadın göstereyim mi?" dedi. Ben de; "Evet
göster" dedim. "İşte" dedi, "şu siyah kadın var ya, o, Resulullah'a gelip:
"Ben saralıyım, (nöbet gelince) üstümü başımı açıyorum, Allah'a benim
için dua ediver (hastalıktan kurtulayım) dedi. Aleyhissalatu
vesselam: "Dilersen sabret, sana cennet verilsin, dilersen sana şifa
vermesi için Allah'a dua edivereyim" dedi. Kadın: "Öyleyse
sabredeceğim, ancak üstümü başımı açmamam için dua ediver" dedi. Resulullah da ona öyle dua etti."
|
Kaynak
|
|
Buhari, Marza 6; Müslim, Birr 54,
(2576)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Ata İbnu
Yesar
|
Hadis
|
|
Resulullah
(sav) buyurdular ki: "Kul hastalandığı zaman Allah Teala
hazretleri ona iki melek gönderir ve onlara: "Gidin bakın, kulum
yardımcılarına ne diyor bir dinleyin!" der. Eğer o kul, melekler geldiği
zaman Allah'a hamdediyor ve senalarda bulunuyor ise,
onlar bunu, her şeyi en iyi bilmekte olan Allah'a yükseltirler. Allah Teala hazretleri, bunun üzerine şöyle buyurur:
"Kulumun ruhunu kabzedersem, onu cennete
koymam kulumun benim üzerimdeki hakkı olmuştur. Şayet şifa verirsem, onun
etini daha hayırlı bir etle, kanını daha hayırlı bir kanla değiştirmem ve
günahlarını da affetmem üzerimdeki hakkı olmuştur."
|
Kaynak
|
|
Muvatta, Ayn 5, (2, 940)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Habbab İbnu'l-Eret
|
Hadis
|
|
Resulullah
(sav) Ka'be'nin gölgesinde bir bürdeye
yaslanmış otururken, gelip (müşriklerin yaptıklarından) şikayette bulunduk:
"Bize yardım etmiyor musun, bize dua etmiyor musun?" dedik. Şu
cevabı verdi: "Sizden önce öyleleri vardı ki, kişi yakalanıyor, onun
için hazırlanan çukura konuyor, sonra getirilen bir testere ile başının
ortasından ikiye bölünüyordu. Bazısı vardı, demir taraklarla taranıyor,
vücudunda sadece et ve kemik kalıyordu. Bu yapılanlar onları dininden
çeviremiyordu. Allah'a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki,
bir yolcu devesine bindi mi San'a'dan kalkıp Hadramevt'e kadar gidecek, Allah'tan başka hiçbir şeyden
korkmayacak, koyunu için de sadece kurttan korkacak. Ancak siz acele
ediyorsunuz."
|
Kaynak
|
|
Buhari, Menakıbu'l-Ensar 29, Menakıb 25, İkrah 1; Ebu Davud, Cihad 107, (2649); Nesai, Zinet 98, (8, 204)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Üsame İbnu Zeyd
|
Hadis
|
|
Resulullah
(sav)'ın kızı (Zeyneb),
babasına birisini göndererek "Oğlum ölmek üzere, son nefesini verirken
yanında hazır ol" diye rica etti. Resulullah
(sav), adamı geri çevirirken: "Selamımı söyle ve şunu hatırla!: Alan da
Allah'tır, veren de Allah'tır. Her şeyin O'nun yanında muayyen bir eceli
vardır.Sabretsin ve Allah'ın (sabredenlere vereceği) mükafaatı
düşünsün!"
|
Kaynak
|
|
Buhari, Cenaiz 33, Marza 9, Kader 4, Eyman 9, Tevhid 2, 25; Müslim, Cenaiz 11, (923); Ebu Davud, Cenaiz 28, (3125); Nesai, Cenaiz 22, (4, 21, 22)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Enes
|
Hadis
|
|
Ebu Talha'nın bir oğlu hastalandı. Sonunda Ebu Talha evde yokken vefat
etti. Çocuğun öldüğünü bilmiyordu. Hanımı, çocuğun öldüğünü görünce (çocuğun
defni için gerekli) hazırlığı yaptı, onu evin bir kenarına koydu. Ebu Talha (akşam olup) eve
gelince: "Çocuk nasıl oldu?" diye sordu. Hanımı, "Sükunete
erdi, istirahate kavuşmuş olmasını umarım"
(diye yuvarlak bir) cevapta bulundu. Ebu Talha hanımının doğru söylediğini zannetti. Sonra hanımı,
akşam yemeğini getirdi. Yatağını hazırladı. (Sonra kocası için süslendi. Ebu Talha temasta bulundu.)
Sabah olunca Ebu Talha
gusletti. Evden çıkacağı zaman hanımı çocuğun ölümünü haber verdi. Ebu Talha, Resulullah
(sav)'la sabah namazı kıldı. Sonra kadının yaptığını bir bir
anlattı. Resulullah (sav): "Allah gecenizi
hakkınızda mübarek kılmış olsun" buyurdular. Sonra onlara (Allah Teala Hazretleri) dokuz evlat verdi, hepsi de Kur'an'ı okudular.
|
Kaynak
|
|
Buhari, Cenaiz 42, Akika 1
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Kasım İbnu
Muhammed
|
Hadis
|
|
Hanımım vefat etmişti.
Bana, Muhammed İbnu Ka'b
el-Kurazi, ta'ziye (baş
sağlığı dilemek) maksadıyla uğradı. Ve şunu anlattı: "Beni İsrail'de fakih, alim, abid, gayretli bir
adam vardı. Onun çok sevdiği bir karısı vefat etmişti. Onun ölümüne adam çok
üzüldü, öyle ki, bir odaya çekilip kapıyı arkadan kapattı, yalnızlığa
çekildi, kimse yanına giremedi. Onun bu halini, Beni İsrail'den bir kadın
işitti. Yanına gelip: "Benim onunla bir meselem var, kendisine bizzat
sormam lazım" dedi. Halk oradan çekildi. Kadın kapıda kalıp:
"Mutlaka görüşmem lazım" dedi. Birisi adama seslendi: "Burada
bir kadın var, senden bir şeyler sormak istiyor, "mutlaka bizzat
görüşmem lazım, bizzat sormam lazım" diyor. Herkes gitti kapıda sadece o
kadın var ve ayrılmıyor." İçerdeki adam: "O'na müsaade edin
gelsin" dedi. Kadın yanına girdi. Ve: "Sana birşey
sormak için geldim" dedi. Adam: Nedir o? deyince kadın anlattı:
"Ben komşumdan iareten bir gerdanlık almıştım.
Onu bir müddet takındım ve iareten kullandım. Sonra
onu benden geri istediler. Bunu onlara geri vereyim mi?" Adam:
"Evet, vallahi vermelisin!" dedi. Kadın: "Ama o epey bir zaman
benim yanımda kaldı. (Onu çok da sevdim)" dedi. Adam: "Bu hal
senin, kolyeyi onlara iade etmeni daha çok haklı kılıyor, zira onu iare edeli
çok zaman olmuş" demişti(ki, bu cevabı bekleyen kadın) atıldı:
"Allah iyiliğini versin! Sen Allah'ın sana önce iare edip, sonra senden
geri aldığı şeye mi üzülüyorsun? O, verdiği şeye senden daha çok hak sahibi
değil mi?" dedi. Adam bu nasihat üzerine içinde bulunduğu duruma baktı
(ve kendine geldi). Böylece Allah, kadının sözlerinden adamın istifade
etmesini sağladı."
|
Kaynak
|
|
Muvatta, Cenaiz 43, (1, 237)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Ebu
Musa
|
Hadis
|
|
Resulullah
(sav) buyurdular ki: "İşittiği şeyin verdiği ezaya aziz ve celil olan Allah'tan daha sabırlı kimse yoktur. Çünkü
O'na şirk koşulur, evladlar nisbet
edilir. O, yine de onlara afiyet ve rızık vermeye
devam eder."
|
Kaynak
|
|
Buhari, Edeb 71, Tevhid 3; Müslim, Sıfatu'l-Münafıkin 49, (2803)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
İbnu Mes'ud
|
Hadis
|
|
Ben, peygamberlerden (as)
birinin acıklı bir hikayesini anlatmış olan Resulullah
(sav)'ı şu anda sanki tekrar seyrediyor gibiyim. Demişti ki: "Kavmi ona
şiddetle vurup yaralamıştı. O hem akan kanlarını siliyor, hem de:
"Allah'ım, kavmimi mağfiret et, çünkü onlar bilmiyorlar"
demişti."
|
Kaynak
|
|
Buhari, İstitabe 4, Enbiya 60; Müslim, Cihad
105, (1792)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Abdurrahman İbnu'l-Kasım
|
Hadis
|
|
Resulullah
(sav) buyurdular ki: "Benim (yokluğumdan hasıl olan) musibet, müslümanları musibetlerinde teselli etmelidir." (Bir
başka rivayette şöyle denmiştir: "Kim bir musibete uğrarsa, benim
yokluğum sebebiyle maruz kaldığı musibetini hatırlasın. Çünkü bu, en büyük
musibettir.")
|
Kaynak
|
|
Muvatta, Cenaiz 41, (1, 236)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Sabır Bölümü
|
Konu
|
|
Sabır Hakkında
|
Râvi
|
|
Yahya İbnu
Vessab
|
Hadis
|
|
Yahya İbnu
Vessab, Resulullah (sav)'ın Ashabından bir yaşlıdan naklediyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "İnsanlara karışıp
onların ezalarına katlanan müslüman, onlara
karışmayıp, ezalarına katlanmayandan hayırlıdır."
|
Kaynak
|
|
Tirmizi,
Kıyamet 56, (2509); İbnu Mace,
Fiten 23, (4032)
|
|
|
|
|