|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
İbnu Ömer
|
Hadis
|
|
Biz, Resulullah (sav)'ın
azadlısı olan Zeyd İbnu Harise'ye sadece Zeyd İbnu Muhammed diye
sesleniyorduk. Bu davranışımız, "Onları babalarına nisbet ederek
çağırın..." (Ahzab, 5) mealindeki ayet ininceye kadar devam etti.
|
Kaynak
|
|
Buhari, Tefsir, Ahzab 2;
Müslim, Fedailu's-Sahabe 62, (2425); Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3207)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
Ebu Hüreyre
|
Hadis
|
|
Resulullah (sav) buyurdu
ki: "Ben her mü'mine, mutlaka, dünya ve ahirette insanların en
yakınıyımdır. Dilerseniz (bu hususla ilgili olan) şu ayeti okuyun: "O
peygamber, mü'minlere öz nefislerinden evladır. Zevceleri, mü'minlerin
analarıdır..." (Ahzab 6). Hangi mü'min (vefatında) bir mal bırakırsa
varisleri (asabı) ona varis olsunlar. Borç veya bakıma muhtaç birini
bırakmışsa o bana gelsin, ben onun mevlasıyım."
|
Kaynak
|
|
Buhari, Tefsir, Ahzab 1,
Kefalet 5, İstikraz 11, Nafakat 15, Feraiz 4, 15, 25; Müslim, Feraiz 14,
(1619)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
İbnu Abbas
|
Hadis
|
|
"Allah bir adamın
içinde iki kalp yaratmadı." (Ahzab, 4) mealindeki ayet hakkında şunu
söylerdi: "Bir gün, Hz. Peygamber (sav) namaz kılmak için kalkmıştı,
namazda bir hata yaptı. Cemaatte onunla namaz kılan münafıklar derhal:
"Bakın, bunun iki kalbi var, bunlardan biri sizinle, biri onlarla
(ashabıyla)" dediler, işte onların bu sözü üzerine bu ayet nazil
oldu."
|
Kaynak
|
|
Tirmizi, Tefsir, Ahzab,
(3197)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
Aişe
|
Hadis
|
|
"O vakit onlar hem
üstünüzden, hem altınızdan size gelmişlerdi. O zaman gözler yılmış, yürekler
gırtlaklara dayanmıştı ve siz Allah'a karşı türlü zanlarda bulunuyordunuz,
işte orada mü'minler imtihana uğratılmıştı. Şiddetli bir sarsıntı ile
sarsılmışlardı..." (Ahzab, 10-11) mealindeki ayet hakkında: "Bu,
Hendek Savaşı ile ilgilidir" demiştir.
|
Kaynak
|
|
Buhari, Meğazi 29
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
Enes
|
Hadis
|
|
Biz şu ayeti amcam Enes
İbnu'n-Nadr hakkında indi biliyorduk, (mealen): "Mü'minler içinde
Allah'a verdikleri sözde sadakat gösteren nice erler var. İşte onların kimi
adağını ödedi, kimi de (bunu) bekliyor. Onlar hiçbir suretle (ahidlerini)
değiştirmediler." (Ahzab 23).
|
Kaynak
|
|
Buhari, Tefsir, Ahzab 3;
Müslim, İmaret 148 (1903); Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3198-3199)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
Ümmü Umare
|
Hadis
|
|
"Ey Allah'ın
Resulü", dedim, "her şeyi erkekler için görüyorum. Hiçbir şekilde
kadınların zikredildiğini görmüyorum," Bunun üzerine şu ayet indi.
(mealen); "Doğrusu, erkek ve kadın Müslümanlar, erkek ve kadın
mü'minler, boyun eğen erkekler ve kadınlar, doğru sözlü erkekler ve kadınlar,
sabırlı erkekler ve kadınlar, gönülden bağlanan erkekler ve kadınlar, oruç
tutan erkekler ve kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve kadınlar, işte
Allah bunların hepsine mağfiret ve büyük ecir hazırlamıştır" (Ahzab,35).
|
Kaynak
|
|
Tirmizi, Tefsir, Ahzab
(3209)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
Aişe
|
Hadis
|
|
Eğer Hz. Peygamber (sav)
kendisine inen vahiyden bir şey gizleseydi şu ayeti gizlerdi: "(Habibim)
hatırla o zamanı ki; Allah'ın kendisine -İslam'la- nimet verdiği ve senin de
yine kendisine lütufta bulunduğun zata sen: "Zevceni uhdende tut. Allah'tan
kork" diyordun da Allah'ın açığa çıkarıcısı olduğu şeyi içinde gizliyor,
insanların (dedikodusundan) korkuyordun. Halbuki Allah kendisinden korkmana
daha layıktı. Şimdi madem ki Zeyd o kadından ilişiğini kesti, biz onu sana
zevce yaptık. Ta ki oğullukların, kendilerinden ilişkilerini kestikleri
zevceler(ini almakta) mü'minler üzerine günah olmasın. Allah'ın emri yerine
getirilmiştir" (Ahzab, 37). Nitekim Hz. Peygamber (sav), Zeyneb'le
evlenince: "Oğlunun helallığıyla evlendi" dediler. Bunun üzerine
Cenab-ı Hakk şu mealdeki ayeti indirdi: "Muhammed adamlarınızdan
hiçbirinin babası değildir. Fakat Allah'ın Resulü ve peygamberlerin
sonuncusudur, Allah herşeyi hakkiyle bilendir (Ahzab, 40). Resulullah (sav)
Zeyd'i küçükken evlat edinmişti. Büyuyüp delikanlı oluncaya kadar yanında
kaldı. Herkes onu Zeyd İbnu Muhammed diye çağırıyordu. Bu sebeple Cenab-ı
Hakk şu mealdeki ayeti inzal buyurdu: "Onları babalarına nisbet ederek
çağırın. Bu, Allah indinde daha doğrudur. Eğer babalarının (kim olduğunu)
bilmiyorsanız o halde (esasen) dinde kardeşleriniz (olmakla beraber)
dostlarınızdır da" (Ahzab, 5).
|
Kaynak
|
|
Tirmizi, Tefsir, Ahzab
(3206); Müslim, İman 287, (177); Buhari, Tevhid 22
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
Enes
|
Hadis
|
|
Hz. Peygamber (sav) Zeyneb
(ra)'le evlenmişlerdi ki, annem Ümmü Süleym bana: "Resulullah (sav)'a
bir hediyede bulunsak" dedi. Ben kendisine: "Bir şeyler yap!"
dedim. Bunun üzerine hurma ve yağ ve keş getirdi, bir tencereye koyarak bunlarla
yemek yaptı ve benimle gönderdi. Resulullah (sav)'a götürdüm. "Yemeği
bırak!" dedi. Sonra bana emredip: "Bana falancaları çağır"
dedi ve teker teker isimlerim söyledi. Ayrıca: "Kime rastlarsan
çağır" diye emretti. Enes der ki: Emri yerine getirdim, sonra döndüm. Ev
insanlarla dolmuştu. Resulullah (sav) elini mezkur yemeğin üzerine koydu ve
Allah'tan başka kimsenin bilmedi bir şeyler söyledi. Sonra cemaati onar onar
çağırdı. Herkes o yemekten yiyordu. Resulullah (sav) yiyenlere: "Yemeğe
Allah'ın ismini zikrederek başlayın! Herkes önünden yesin!" dedi. Bu hal
herkesin yemekten yeyip dağılmasına kadar devam etti. Sonunda çıkanlar çıktı.
Bazıları da kalıp sohbete devam ettiler. Bir müddet sonra Resulullah (sav) da
çıkıp hücrelere doğru yürüdü. Peşisıra ben de çıktım ve: "Davetliler
gitti artık!" dedim. Resulullah (sav) evine geri döndü (ve derhal vahiy
alameti olan) örtüyü üzerine çekti. Bu sırada ben hücrede idim. (Vahiy hali
geçince) o (sav) şu vahyi okuyordu: "Ey iman edenler, (bundan sonra)
Peygamberin evlerine -yemeğe davet olunmaksızın, vaktine de bakmaksızın-
girmeyin. Fakat davet olunduğunuz zaman girin. Yemeği yiyince dağılın. Söz
dinlemek veya sohbet etmek için de (izinsiz) girmeyin. Çünkü bu Peygamber'e
eza vermekte, o sizden utanmaktadır. Allah ise, hak(kı açıklamak)tan
çekinmez." (Ahzab 53)
|
Kaynak
|
|
Buhari, Tefsir, Ahzab 8,
Nikah 67, 64, Et'ime 59, İsti'zan 10, 33, Tevhid 22; Müslim, Nikah 89,
(1428); Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3215, 3216, 3217)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
Urve
|
Hadis
|
|
Hz. Aişe buyurmuştur ki:
"Havle Bintu Hakim (ra), Resulullah (sav)'a kendisi gelip evlenme teklif
edenlerdendir." Aişe (ra) devamla dedi ki: "Ben (kıskançlığın
şevkiyle): "Kadın kısmı bir erkeğe evlenme teklifi yapmaktan sıkılmaz
mı?" (diyerek bu şekilde Hz. Peygamber (sav)'a teklifte bulunanları
kınardım). Ne zaman ki: "Onlardan kimi dilersen (nevbetinden) geri
bırakır, kimi de dilersen yanına alabilirsin. (Nevbetinden) geri
bıraktıklarından kimi istersen (nezdine almak)da da sana güçlük yoktur..."
(Ahzab, 51) mealindeki ayet nazil oldu, (kendimi tutamayarak): "Ey
Allah'ın Resulü, görüyorum ki, Rabbin seni memnun kılmada gecikmiyor"
dedim.
|
Kaynak
|
|
Buhari, Tefsir, Ahzab 7,
Nikah 29; Müslim, Rıda' 49, (1464); Ebu Davud, Nikah 39, (2136); Nesai, Nikah
1, (6, 54)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
Ümmü Hani
|
Hadis
|
|
Resulullah (sav) beni
istemişti. Kendisine özür beyan ettim, özrümü kabul etti. Sonra Cenab-ı Hakk
şu ayeti indirdi: "Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin zevcelerini ve
Allah'ın sana ganimet (olarak nasib) ettiklerinden sağ elinin malik olduğu
kadınları, seninle beraber (Medine'ye) hicret eden amcanın kızlarını, halanın
kızlarını, dayının kızlarını, teyzenin kızlarını, bir de eğer mü'min bir
kadın kendisini Peygamber'e bağışlayıp da eğer Peygamber de nikahla almak
isterse onu (fakat bu sonuncusunu) diğer mü'minlere değil, yalınız sana has
olmak üzere senin için helal kıldık." (Ahzab, 50). Ümmü Hani (ra)
devamla der ki: Bu ayet üzerine (kendi kendime): "Ben Resulullah (sav)'a
helal kılınmadım, çünkü hicret etmedim, ben Fetih günü hürriyeti bağışlananlardanım"
dedim."
|
Kaynak
|
|
Tirmizi, Tefsir, Ahzab
(3211)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
İbnu Abbds
|
Hadis
|
|
Resulullah (sav) muhacir
olan mü'min kadınlar dışında kalanlarla evlenmekten men edildi. Ayet şöyle
buyurur: "Bundan sonra kadınlar(ı alman) ve bunları herhangi zevcelerle
değiştirmen, güzellikleri hoşuna gitse de, sana helal olmaz. Sağ elinin malik
olduğu (cariyeler) müstesna. Allah her şeye nigahbandır" (Ahzab 52).
Keza Allah, "Mü'min cariyelerinizi..." (Nisa, 25); "Nefsini
peygambere bağışlayan mü'min kadın"ı (Ahzab, 50) helal kıldı. İslam'dan
başka bir dinde olanların hepsini haram kılıp sonra da şöyle buyurdu,
(Mealen): "... Kim imanı tanımayıp kafir olursa her halde bütün yaptığı
boşuna gitmiştir ve o, ahirette en çok ziyana uğrayanlardandır" (Maide,
5). Yine ayet-i kerime şöyle buyurur: "Ey Peygamber! Mehirlerini
verdiğin zevceleri ve Allah'ın sana ganimet (olarak nasib) ettiklerinden sağ
elinin malik olduğu kadınları, seninle beraber (Medine'ye) hicret eden
amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını, teyzenin kızlarını,
bir de eğer mü'min bir kadın kendisini Peygamber'e bağışlayıp da eğer
Peygamber de nikahla almak isterse onu -(fakat bu sonuncusunu) diğer
mü'minlere değil, yalnız sana has olmak üzere- senin için helal
kıldık..." (Ahzab, 50). İşte bunlar dışında kalan bütün kadınlar Hz.
Peygamber'e haram edilmiştir.
|
Kaynak
|
|
Tirmizi, Tefsir, Ahzab
(3213)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
Aişe
|
Hadis
|
|
Resulullah (sav) ölmezden
önce bütün kadınlarla nikah kendisine helal kılındı.
|
Kaynak
|
|
Tirmizi, Tefsir, Ahzab,
(3214); Nesai, Nikah 2 (6, 56)
|
|
|
|
|
|
|
|
Fasıl
|
|
Tefsir Bölümü - Esbab-ı
Nüzule Dair
|
Konu
|
|
Ahzab Suresi
|
Râvi
|
|
Ebu Hüreyre
|
Hadis
|
|
Resulullah (sav) buyurdular
ki: "Hz. Musa (a.s.) son derece haya sahibi ve sıkı örtünen birisi idi.
İstihyası (haya duygusunun fazlalığı) sebebiyle bedeninden hiçbir yer
görülmezdi. Beni İsrail'den bazıları ona eziyette bulundu. (Şöyle ki: Bir gün
aralarında): "Onun bu şekilde sıkı giyinmesine bedenindeki bir kusur
sebep olmasın? Muhakkak ki o, ya abraştır, ya da debbelidir (hayasında şişme
vardır) veya bir başka afete maruzdur" diye dedikodu yaptılar. Cenab-ı
Hakk Hz. Musa'yı bu dedikodularından tebrie etmek diledi. Yine bir gün Hz.
Musa (a.s.) bir tenhada, elbiselerini bir taş üzerine bırakıp tek başına suya
girmiş yıkanıyordu. Yıkanması tamam olunca, giyinmek üzere çamaşırlarına
doğru yürüdü.Tam bu sırada, üzerinde giyecekler olduğu halde taş yuvarlanmaya
başladı. Hz. Musa (a.s.) değneğini eline alıp taşı yakalamaya çalıştı. Bu
sırada "Elbisem ey kaya! Elbisem ey kaya!" diye de bağırıyordu.
(Taşın peşinden koşarken) Beni İsrail'den bir cemaatın yanına kadar vardı.
Hz. Musa'yı çıplak vaziyette gördüler, yaratılışça herkesten güzel (ve
kusursuz) ve dedikodulardan beri idi. Kaya durdu. Hz. Musa (a.s.) çamaşırını
alıp giydi. Sopasıyla taşa vurmaya başladı. (Ebu Hüreyre der ki):
"Allah'a kasem olsun, o taşta sopa darbeleri sebebiyle üç veya dört tane
bere izi var." Şu ayet bu hadiseye işaret etmektedir: "Ey iman
edenler, siz de Musa'yı incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri
şeyden temize çıkardı. O, Allah indinde yüzü (itibarlı bir zat) idi"
(Ahzab, 69).
|
Kaynak
|
|
Buhari, Gusl 20, Enbiya 27,
Tefsir, Ahzab 11; Müslim, Hayz 75 (339), Fezail, 55 (339); Tirmizi, Tefsir,
Ahzab (3219)
|
|
|
|
|
|